Kısmi süreli çalışma, günümüzün hızla değişen iş dünyasında giderek daha yaygın hale geliyor. Bu çalışma biçimi, hem işverenlerin hem de çalışanların ihtiyaçlarını karşılamak için esnek bir çözüm sunar. Ancak, kısmi süreli çalışanların hakları ve özellikle hafta tatili hakkı konusunda genellikle bir belirsizlik vardır. Bu yazıda kısmi süreli çalışanların hafta tatili haklarını ve bu konuda bilinmesi gerekenleri detaylı bir şekilde ele alacağız.
Kısmi süreli çalışma, bir çalışanın haftalık çalışma saatlerinin, tam zamanlı bir çalışandan daha az olduğu bir çalışma biçimidir. Bu, belirli bir işte tam zamanlı bir pozisyondan daha az saat çalışmayı içerir. Ancak, kısmi süreli çalışanların hakları, tam zamanlı çalışanlar ile eşit olmalıdır ve bu hafta tatili hakkını da içerir.
Kısmi süreli çalışma veya daha çok bilinen adıyla part-time çalışma, iş yerindeki haftalık çalışma süresinin üçte ikisi kadarıyla sınırlıdır. Yasal olarak belirlenen haftalık tam çalışma süresi 45 saat iken, part-time çalışanlar için bu süre en fazla 30 saat olarak sınırlanmıştır.
İş Kanunu’nun 13. Maddesi, işçinin normal haftalık çalışma süresinin tam zamanlı bir işçiye kıyasla belirgin şekilde daha az olması durumunda, kısmi süreli bir sözleşmenin geçerli olduğunu belirtir. Her çalışan, işin gereksinimleri ve beklentileri doğrultusunda kısmi süreli bir sözleşme imzalayabilir. Bu sözleşmeler yazılı olmalı ve taraflar arasında anlaşma sağlanmalıdır. Sözleşmede belirtilen detaylar, ücret ve diğer haklar, tam zamanlı bir işçinin çalışma süresine göre orantılı olarak hesaplanır. Bu nedenle, sadece bu sebepten dolayı kısmi ve tam zamanlı çalışanlar arasında ayrım yapılamaz.
Oldukça uzun süredir, kısmi süreli çalışanın haftanın tüm iş günlerinde kısmi sürelerle çalışması durumunda hafta tatiline hak kazanabileceği, ancak yalnızca belirli günlerde çalışıyorsa hafta tatiline hak kazanamayacağı düşünülüyordu.
Yargıtay, verdiği bir kararda, kısmi süreli çalışanın hangi günlerde çalışırsa çalışsın haftalık çalışma süresini tamamlayamayacağı için hafta tatiline hak kazanamayacağına hükmetmişti. 2016 yılında verdiği bu kararda şu ifadeleri kullanmıştı: "63. madde genel olarak haftalık çalışma süresinin en fazla kırkbeş saat olduğunu belirtir. Bu nedenle, 4857 sayılı Yasa'nın uygulandığı dönemde, haftalık çalışma süresi kırkbeş saati aşamadığı için, kısmi süreli iş ilişkisinde çalışanın hafta tatiline hak kazanması mümkün olmaz."
Fakat Yargıtay 2020 yılında başka bir karar daha açıklayarak, kısmi süreli çalışanların tatil hakkı için yeni bir sayfa açtı. 23 Aralık 2020 tarihli kararında, "4857 sayılı İş Kanunu'na göre hafta tatili, yedi günlük bir zaman dilimi içindeki yirmi dört saatlik dinlenme hakkını temsil eder. Kararda, bilirkişi raporuna dayanılarak işçinin pazar günleri temizlik ve çöp toplama işlerini yaptığı belirlenmiştir. İşçinin haftanın yedi günü çalışmasına rağmen hafta tatili ücretinin ödenmediği tespit edilmiş olup, bu alacağın kısmi süreli çalışma esasına göre hesaplanması gerekmektedir." ifadelerini kullandı. Dolayısıyla bu ifadeden, işçinin haftanın her günü kısmi süreli çalıştığı bir iş ilişkisinde hafta tatili ücretine hak kazandığı sonucu çıkıyor.
İş Kanunu, kısmi süreli çalışanlarla tam süreli çalışanlar arasında ayrım yapılması yasaklamıştır. Ancak, bu ayrım yasağı para veya paraya ilişkin bölünebilir menfaatler açısından geçerli değildir. İş Kanunu'na göre, kısmi süreli çalışanlara ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatler, çalıştıkları süreye orantılı olarak ödenir. Bu tür ücret ve haklar, tam süreli çalışanlara ödenen miktar üzerinden orantılı olarak hesaplanır. Kısmi süreli çalışanlar bu ücretin tamamını talep edemezler.
Örneğin, kısmi süreli çalışanlara çalıştıkları süreye orantılı olarak asgari ücret ödenir. İşyerinde ikramiye ödeniyorsa, kısmi süreli çalışanın ikramiyesi çalıştığı süre kadar olur. Bu doğrultuda, kısmi süreli çalışana ödenecek hafta tatili ücreti de günlük ortalama ücretine göre hesaplanmalıdır. İşçinin ortalama günlük kazancı, ücreti her ay sabitse bir ayda kazandığı ücretin 30'a bölünmesiyle hesaplanır. Eğer her ay kazandığı ücret değişiyorsa, son bir yıl içinde kazandığı ücretin 365'e bölünmesiyle belirlenir.
Kısmi süreli çalışanların, tıpkı diğer çalışanlar gibi yıllık izin hakları bulunur. Yıllık ücretli izin yönetmeliğine göre, kısmi süreli çalışanlar, yıllık ücretli izin hakkından tam süreli çalışanlar gibi yararlanırlar. Dolayısıyla, bir yıllık çalışma süresini tamamlayan kısmi süreli çalışan işçi, izin hakkına sahiptir. Bu hak, işçinin bir yıllık çalışma süresini doldurup doldurmadığına, işe başlama tarihinden itibaren bir yılın geçip geçmediğine göre belirlenir. İşe başladıktan sonra, İş Kanunu'nda belirtilen bir yıllık izin hakkını kazanmak için gereken süre boyunca kesintiye uğrayan durumlar olmadan çalışmışsa, kısmi süreli çalışan yıllık ücretli izne hak kazanır. Kısmi süreli çalışan, iznini kısmi süreli çalışma döneminde kullanır.
Örneğin, 6 iş günü yıllık izin hakkı olan bir çalışan, normalde 6 iş gününde çalıştığı kadar işe gitmeyecektir. Gerçek çalışma süreleri toplanarak, 6 iş gününe ulaşmaya çalışılmaz. Çalışanın bir hafta içinde ne kadar işe gittiği, iznini nasıl kullanacağını belirleyen unsurdur. Yıllık izin ücreti de işçinin günlük ortalama ücreti üzerinden hesaplanır.
Kısmi süreli çalışanlar da kıdem tazminatı hakkına sahip olabilirler. Ancak, kısmi süreli çalışanın iş sözleşmesi, işveren tarafından ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlar dışında bir nedenle feshedilirse veya çalışan iş sözleşmesini haklı bir nedenle feshederse, kısmi süreli çalışan da kıdem tazminatı almaya hak kazanır. Bu durumda, çalışanın kıdemi sadece fiilen çalıştığı sürelerin toplamıyla değil, sözleşmenin devam ettiği süreyle belirlenmelidir. Ancak, çalışanın kıdem tazminatına esas ücreti, günlük ortalama kazanç üzerinden hesaplanır. Bu sayede, tam süreli çalışanlarla arasında adil bir denge sağlanmış olur. Bu düzenleme, kısmi süreli çalışanlara da kıdem tazminatı hakkı tanırken, aynı zamanda işçinin çalışma süresi ve işverenin haklı fesih durumları göz önünde bulundurularak adil bir hesaplama yapılmasını sağlar. Çalışanların son 30 günde aldıkları brüt ücretleri esas alınarak, toplam kısmi çalışma süresi hesaplanarak kıdem tazminatı belirlenir.
Kısmi çalışma üzerinden anlaşılan çalışanların haricinde, istisnai bazı durumlar da vardır. Bunlardan birisi de doğum sonrası kısmi çalışma uygulamasıdır. Doğum sonrası analık izni sona erdikten sonra, çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi için belirli sürelerde ücretsiz izin verilir. Birinci doğumda 60 gün, ikinci doğumda 120 gün ve sonraki doğumlarda 180 gün boyunca haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin kullanılabilir. Eğer çoğul doğum yapılırsa, bu sürelere ek olarak otuzar gün verilir. Çocuğun engelli doğması durumunda ise bu süreye ek olarak 360 gün daha verilir. Kısmi süreli çalışma hakkından yalnızca bir ebeveyn yararlanabilir; eğer eş çalışmıyorsa, kısmi süreli çalışma hakkı geçersiz hale gelir.
Kısmi süreli çalışmadan tam zamanlı çalışmaya istenilen zaman diliminde geçiş yapılabilir. Ancak, geçiş için işverenin çalışandan yazılı bir talep alması gerekir. Ayrıca, aynı çocuk için bir kez kısmi süreliye dönüş yapıldıysa, tekrar kısmi süreli çalışmaya dönüş mümkün olmayacaktır.
Peki kısmi süreli çalışanların maaşlarının nasıl hesaplanacağını biliyor musunuz? “Part Time Maaş Hesaplaması Nasıl Yapılır?” başlıklı yazımızda bu konuyu detaylı bir biçimde işlemiştik.