Kriz, aslında her şirketin kendi özelinde değerlendirmesi gereken bir konu. Çünkü sektöre, şirket kültürüne ve yapısına bağlı olarak her şirketin farklı krizlerle karşılaşması mümkün. Ayrıca iç faktörlerin yanı sıra çevresel faktörler de şirketler için krize neden olabilir. Kısacası ister iç ister dış faktörlerden kaynaklı olsun, kriz durumu kaçınılmazdır. Bu kaçınılmaz duruma karşı şirketlerin yapması gereken ise kriz yönetimini öğrenmektir. Peki, kriz yönetimi nedir?
Kriz yönetimi; krizlere karşı hazırlıklı olunması, ortaya çıkan krizlerin kontrol altına alınması için stratejilerin oluşturulması ve bu stratejilerin uygulanmasıdır. Kriz yönetiminde strateji ve eylem planın oluşturulması için de kriz yönetimi aşamaları ve kriz yönetiminde yaklaşımlar gibi konuları bilmek oldukça önemli. Çünkü bu şekilde krizler, şirket yapısına uygun ve etkili bir şekilde kontrol altına alınabilir.
O halde gelin, kriz yönetiminde dikkat edilmesi gerekenleri ve kriz yönetim sürecinin adımlarını birlikte inceleyelim.
Krizi yönetmek için öncelikle krizlerin kaynaklarını bilmek gerekir. Bir şirketi etkileyebilecek kriz etmenleri ise iki kategoriye ayrılır:
Çevresel etmenler: Şirket içindeki işleyişinden bağımsız olarak dış etmenler nedeniyle şirketlerde kriz oluşabilir. Çünkü sürekli değişen dinamik çevre düzeninden dolayı şirketin yönetsel kararları, çevre koşullarına uymayabilir. Ayrıca dış ortamda oluşabilecek beklenmedik bir olay da şirketlerde krize yol açabilir.
Krize yol açabilecek çevresel etmenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Kurumsal etmenler: Krizler, çevresel faktörlerden kaynaklanabileceği gibi şirketin kurumsal yapısı da krizlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Kurum içindeki düzen, yöneticilerin yetkinlikleri, çalışanların davranışları, şirketin iş ve işleyişinde yaşanan değişimler, şirket içinde krizi tetikleyebilir. Ayrıca kurumsal yapıdaki her türlü aksaklık nedeniyle herhangi bir kriz durumunda etkin çözümler üretme olanağı azalır.
Görüldüğü gibi bir kriz, farklı sebeplerden dolayı ortaya çıkabilir. Şirketlerin kriz yönetimi için yapması gereken ise bu kaynaklardaki gelişmeleri takip ederek olası bir krize karşı her zaman hazırlıklı olmaktır.
Kriz yönetimi, sadece krizin ortaya çıkması ile devreye giren bir süreçten öte kriz öncesini ve sonrasını kapsayan bir süreçtir. Bu süreç ise 5 aşamadan oluşur. Kriz yönetiminin aşamalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Aşama: Sinyal Tespiti
Kriz yönetiminin ilk aşaması sinyal tespitidir. Bir şirketin içinde veya dışında oluşabilecek her kriz, aslında oluşmadan önce sinyaller verir. Bu sinyaller ise krizin büyüklüğü ile ilgili fikir sahibi olmak ve buna göre önlem almak için iyi izlenmesi gereken uyarılardır. Uyarılar dikkate alındığı takdirde oluşabilecek kriz, daha oluşum aşamasında engellenebilir.
2. Aşama: Hazırlık ve Önleme
Tabii ki sinyaller dikkate alınsa da her kriz, oluşum aşamasında engellenemez. Hatta bazı krizler, sinyal vermeden aniden çıkabilir. Böyle bir durumda kriz yönetiminde ikinci aşama olan hazırlık ve önleme aşamasına geçilir.
Bu aşamada, öncelikle sinyal tespiti yapıldıysa krizi önlemek veya krizden korunmak için hazırlık yapılır. Kriz yönetim planı çıkarmak, kriz ekibi oluşturmak, oluşabilecek krizden kaynaklı tahmini hasar tespiti yapmak, çalışanları olası krize yönelik bilgilendirmek, hazırlık aşamasında yapılabileceklerden bazılarıdır.
Ancak kriz hayata geçtiğinde de kriz önleme için yapılan çalışmaların sürekli takip edilmesi ve güncellenmesi şart. Burada şirket içindeki yöneticilerin oldukça dikkatli olması gerekir. Çünkü bir kriz, başka bir krizi tetikleyebilir. Örneğin bir ekonomik kriz, personel krizine de sebep olabilir. Bu nedenle krizin sürekli olarak seyrinin takip edilmesi ve her gelişmeye yönelik gerekli önlemlerin alınması oldukça önemli.
3. Aşama: Krizi Denetim Altına Alma
Kriz ortaya çıktıktan sonra tek amaç, krizin daha fazla büyümeden denetim altına alınmasıdır. Bunun için kriz anında krizi büyütecek unsurlar çıkarılmalı ve bu unsurlar kontrol altında tutularak sürekli denetlenmelidir.
Örneğin şirket içinde bir departmanda yaşanan problemlerden dolayı tüm çalışanların işi bırakması, şirket içinde karşılaşılabilecek büyük bir krizdir. Ama krizi denetim altına almak için yapılan çalışmalarla bu sorunun diğer departmanlara da yayılması engellenebilir. İşten çıkmak isteyen çalışanların sorunlarını tespit ederek, bu sorunlara çözüm üreterek, şirket içindeki diğer personel için çalışan bağlılığını artıracak çalışmalar yaparak bu kriz denetim altına alınabilir. Böylece şirket içinde daha büyük bir kriz çıkmasının önüne geçilir.
4. Aşama: Normalleşme
Kriz sonlanmış olsa da krizin etkileri bir süre daha devam eder. Ancak kriz sonlandığı için artık normal düzene dönülmesi amacıyla da adımların atılması gerekir. İşte, krizin etkilerinin hala hissedildiği ve bu etkilere göre bir eylem planın oluşturulduğu bu dönem, kriz yönetiminde normalleşme aşamasıdır.
Normalleşme aşamasında krizin etkilerine göre kısa ve uzun dönemli iyileşme planları çıkarılır. Bu planlara göre şirket düzeninin yeniden kurulması sağlanır. Ancak bu aşamada normalleşmenin bir anda olmayacağının farkında olmak gerekli. Çünkü krizin etkilerinin hala hissedildiği normalleşme dönemi aslında birdenbire gerçekleşen bir olay değil, kademeli bir süreçtir.
5. Aşama: Öğrenme
Tabii ki kriz, her kurum ve çalışan için olumsuz bir süreç. Ancak krizin götürüleri olduğu kadar getirileri de olabilir. Örneğin kriz yönetimini başarılı bir şekilde yürüten şirket, çalışan bağlılığını artırabileceği gibi şirket imajına da katkıda bulunabilir. Bu nedenle her kriz sonrasında şirketlerin, krizden kaynaklı getiri ve götürüleri analiz etmesi gerekir.
Öğrenme aşaması ile şirketin güçlü ve zayıf yanları tespit edilerek bu konuda şirket gelişimi ile ilgili eylem planı oluşturulabilir. Böylece gelecekteki krizlere yönelik daha hazırlıklı olmak mümkün hale gelir.
Her kurum, kriz yönetimi için farklı yaklaşımlar benimseyebilir. Bu yaklaşımlar ise kurumun krize karşı hazırlıklı olmasına ya da hazırlıklı olmadan krizden çıkmasına göre değişir. Buna göre kriz yönetiminde yaklaşımlar, proaktif kriz yönetimi ve reaktif kriz yönetimi olmak üzere ikiye ayrılır.
Kriz yönetimi, sadece kriz ortaya çıktıktan sonra atılan adımları değil, krizden önce olası risklere karşı alınan önlemleri de kapsar. Kurum içi ve dışı fark etmeksizin oluşabilecek krize yönelik bir şirketin kendi içinde kriz yönetim ekibi oluşturması veya kriz sinyallerine yönelik önlemler alması, proaktif kriz yönetim yaklaşımına girer.
Bu yaklaşımda önemli olan, olası krizlere karşı hazırlıklı olmaktır. Sonuç olarak her zaman bir kriz olma ihtimali söz konusu olabilir. Bu krizde neler yapılması gerektiği, krizden nasıl çıkılacağı, krizden minimum seviyede etkilenmenin yolları ise proaktif kriz yönetimi yaklaşımı ile kriz yaşanmadan belirlenebilir. Böylece olası krizler oluşmadan önlenebilir ve bir krizle karşı karşıya kalındığında planlı bir şekilde kriz yönetimi yapılabilir.
Reaktif kriz yönetim yaklaşımında, proaktif yaklaşımın tam tersi bir anlayış söz konusudur. Çünkü bu yaklaşımı benimseyen kurumların olası krizlere yönelik hazırlıkları, kriz yönetim planları veya ekipleri bulunmaz. Reaktif kriz yönetiminde amaç, kriz oluştuktan sonra krizin etkilerini minimum seviyeye indirmektir.
Reaktif kriz yönetiminde, kriz anında stratejiler geliştirilir ve uygulanır. Oluşturulan stratejiler ise krizle başa çıkmak için genellikle savunma amaçlıdır. Çünkü önceden bir planlama olmadığı için krizden etkilenen şirket, kriz anında sadece kriz durumundan en az olumsuzlukla çıkmayı ve imajını düzeltmeyi hedefler.
Sonuç olarak kriz yönetimi için ilk adım, bu konuda bilinçlenmek ve bu bilinç doğrultusunda şirket içinde çalışmalar yapmaktır. Ancak bu çalışmalarda olası krizlere karşı önlemlerin yanı sıra şirkette çalışanlara yönelik şirket kültürü oluşturacak çözümlere de dikkat edilmelidir. Çünkü başarılı bir şirket yönetimi mutlu ve huzurlu çalışanlardan geçer.
“Peki, bunun için neler yapılmalı?” diye düşünüyorsanız günümüz çalışma dünyasında popüler hale gelen kurumsal wellbeing uygulamalarından yardım alabilirsiniz. Uygulamalar hakkında detaylı bilgi için “Kurumsal Wellbeing Nasıl Sağlanır?” yazımızı okuyabilirsiniz.